Hayatımızın temelini zıtlıklar oluşturuyor.Peki nedir bu zıtlık dediğimiz kavram? Sadece zıt olma durumu olarak değerlendirmemek lazım.Evet tanım olarak öyle fakat etkisi bambaşka sulara açılıyor.Zıtlığın etkisi hayatımızda göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir.İnsanların bir nesne, durum veya kişiyi başka bir nesne, durum veya kişiyle karşılaştırdıklarında, daha belirgin ve dikkat çekici hale gelmesidir.Varoluşumuzun zeminini zıtlık oluşturuyor.Varlık-yokluk,cennet-cehennem, güzel-çirkin, siyah-beyaz acı-tatlı iyi-kötü vs. her alanda zıtlığın etkisini görmekteyiz. Hayattaki zıtlıklar öğretmenimizdir aslında. Güzeli anlamlandıran şey çirkindir. Görece olarak çirkin bir şey bize güzeli öğretendir.Herkesin güzel olduğu bir dünyada güzel kavramının içi boşalırdı. Keza acıya, tatlıyı öğrendiğimiz için acı deriz.Eğlenceliye sıkıcı olanı öğrendiğimiz için eğlenceli deriz. Zıtlıkların güzel yanı ise terazinin hangi tarafinda olduğumuzun her an değişebilir olmasıdır. Kesin bir iyi kesin bir kötü kavramı yoktur . Bir yerde kötüyken başka bir yerde iyi veya halk ağzıyla kötünün iyisi olabilirsiniz.Bir yerde zenginken başka bir yerde fakir olabilirsiniz. Zıtlıklar ayrı düşünülemez, ayrılamaz.Zıtlıklar birbiriyle uyum içinde yaşar. Eskiden beri dilimizde olan “zıt kutuplar birbirini çeker” yargısı bunu doğrular nitelikte. En güzel aşklar en güzel arkadaşlıklar zaten zıtlıklarla başlıyor.Bizim yapmamız gereken ise terazinin hangi kefesinde olduğumuza dikkat etmeksizin zıtlıklara sahip çıkmaktır.Çünkü hayatımıza mana kazandıran en önemli şeylerden biri zıtlıklardır. Şairin de dediği gibi “Kimimiz mürekkep gibidir, kimimiz kâğıt. Bazımızın siyahlığı olmasa, beyazlık sağırlaşırdı. Ve bazımızın beyazlığı olmasa, siyahlık kör olurdu.”