Mevzu İnsan!

Mevzu ne erkektir ne de kadın. Mevzu insanlıktır, buna inan. Bazı erkeklerin kadınlardan. Bazı kadınların da erkeklerden, Sevgileri çok daha yaman. Onların kalpleri volkan kadar sıcak. Konuşunca hallerinden okunan, Mütevazılık, pervane gibi kendini adamak. Dünyanın rengini değiştirecek kadar, Fedakar ve bir o kadar da vefakarlar…

Herkes Dost, Herkes Arkadaş

Ne hacet sözü uzatmaya, Biz ne sorgu meleğiyiz ne de ceza. Rengarenk gül bahçesidir yaşadığımız dünya. Niçin biri, yek diğeri olsun; çok özel miyiz haşa! Mesele dıştakini içteki gibi duymamak, Ötekinin acısını ruhunda yaşamamak, Dertsiz olanın, dertli olandan derdini çalmamak. Başkasının derdiyle hemhâl olmamak, Oysa herkesi farklı görmek, yaratılışın gereğidir.

Sana

Gidilebilecek tüm kapılarda adın vardı Ama bir tanesinde bile görünmedi yüzün Gelip de kendin görseydin ne vardı Kırık vahşetle saçılmış hüzünlü yüzün Yok ya da gelme lüzumu yok artık Dünden gelmiş gibiyim her yerde hüzün Sır gibi saklar zaten zamanı yok artık Bir çığ gibi parlar sesimde öfkeyle hüzün

Eski Kışlar

Çocukluğumdaki kışlar gözümde tütüyor. Gözüm o her yere serili beyaz örtüyü arar. Dışarıda dam boyunda yağan lapa lapa kar, Gözlerim kardaki serçelerin çığlıklarını arar. Bir tarafta gürül gürül gürleyen sımsıcak soba. Bir yanda kızıl ekmek kokusu burnumu okşar. Tavşan kanı çay, mis gibi fokurdayan çorbalar, Soba başında uzayıp giden o tatlı konuşmalar. Anlatılan masallar, gece … Devamını oku

SÖZ

Ölçerek biçilmeyen bir kumaşı, Nasıl ki insan giyemez, Yersiz yurtsuz söylenen bir sözü de, İnsanın benliği kolay kolay hazmedemez. Sözü ölçüp biçerek konuşan insanlar, Hazırcevaplılardan daha etkili insanlar… Olgun söz, olgun kişinin, Ham söz, ham kişinin karakterinin göstergesidir. Söz; konuşan, dinleyen için bir şeref abidesidir.

Gül ver gülüversin

İstedim Allah’tan bir gonca gül Rahmet kapısına ettim tevekkül Eğer beni seveceksen bir ömür Masallardaki kadar güzel gül

Niye?

Niye? Niye? Diye inledim gece gündüz Hani bu yokuşun sonundaki düz? Kim dedi bu kadar insana?: Üz! Battı yaz güneşi, başıma üşüştü güz Yağan yağmur sel oldu, boğuldum Çok seven de hep ben oldum Sevgisiyle sınanan da Yokluğunda sevgisizlikten kayboldum Değil ne benim ne de sevdiceğin umrunda Esen kokun vurdu beni, savruldum

Arıyorum

Arıyorum… Kalabalıkta kaybolan beni, Siyah beyaz resimleri, Doğmak bilmeyen güneşleri, Kabullenmediğim gidişleri, Hafızamdan silemediğim yüzleri, Yazamadığım tüm şiirleri. Ama bulamıyorum o eski günleri. Gidipte gelmeyen tüm trenleri Kaçırıyorum.

Hoş Geldin Aralık

Eylül’ün, Ekim’in vedasına alışmamışken Kasım’ın vedası eyledi ruhumuzu viran. Resmigeçit eyliyor anılar ömür defterimizden Bir baştan sona bir sondan başa gidip gelen, Üstü baldan tatlı, altı zehirden acı olan… Hepsinde biz kokuyoruz tüm yaşanmışlıklardan. Geçen zaman için bir şey gelmez elimizden. Yeter ki ders alalım, insan kalalım. Yeter ki kalbimiz soğumasın, sıcacık olsun. Varsın Kasım, … Devamını oku

Anı

Üzerinde oynanmış hayatların, Gözlerde uyandırdığı acı çığlık Belki de son nefes. Alabildiğine uzanan dağların, Ruhlarda barındırdığı eşsiz ses Belki de kuru gürültü. Kalplerde uyanıyor eşsiz his Mateme bürünmüş hissiz. Gözlerden boşalıyor yağmur Susuz, kuru, çaresiz. Bir anı canlanıyor gözünde Ağlıyor sonra. Anısız hayatların eşiğinde Kimsesiz, sensiz.