Özeleştiri

Hayat bir anda dalgalanıyor ve duruluyor ama var olmaya devam ediyor. İsteyip de yapamadığımız pek çok şey var belli ki… Umut denilen ince çizgide yaşıyoruz bu med ceziri. Peki! Asıl amacımız kulluk olarak çıktığımız bu yolda neyi umut ediniyoruz.

Dünya dolu bir dünya çantası mı yaptık kendimize ? Yoksa ahiret azıkları da var mı heybemizde… İnsan dünyayı ve ahireti iki kanadında taşıyan bir kuş… Ne ahirete çalışmadan dünya oluyor. Ne dünyaya çalışmadan ahiret hazırlayabiliriz. İnsan bu alemde yaratılmışların en kutlusu hiç şüphesiz. Önce akıl geliyor. Sonra ilim ve amel ederek bir parça ahiret azığı koyuyoruz. Şöyle heybemizin en dibine. Ama yetmiyor. Bilakis bu aklın öğrendiği ve öğreneceği her şeyi durmadan yenilemek gerekiyor. 

Bir tutku gibi ilim öğrenmek. Bir sevda gibi amelleri azık etmek. Bu mu olmalı umudumuz diye soruyorum. Önce kendi nefsime. Çağa ayak uyduracağız diye Islâm’ı kendime benzetmek mi amel etmek? Yoksa çağın İslam’ı bir kere daha yüceltmesi mi ? 

Müslüman gömleğini giydik üzerimize hem de doğar doğmaz. Elhamdülillah müslüman bir ülkede doğmak nasip oldu bizlere. Peki ülkenin İslam ülkesi olması için anayasada ‘Dini İslam’ yazması mı gerekir? Müslümanlar müslümanca yaşamadıkları bir ülkede bu yasada olsa ne olur olmasa ne olur. Müslüman’ın isminden ve cisminden rahatsız olan pek çok kuruluş, görüş, inanış var. Bu kesin. Sadece İslami değerleri baltalamak için yapıldığını düşündüklerim. Bunların komplo teorisi olduğunu düşünmüyorum. Tabi ki de bunca zaman ayakta duran bir dinin değerlerine karşı olumsuz bir çok çalışma yürütülmesi olağan. Peki bizim bu olağana karşı dur demeyişimiz. Burada bir durmak lazım. 

Bugün ülkemde moda adına giyilen ve giydirilen kıyafetlere, İslami değerleri taşımayan pek çok insan, tepki gösteriyor. Bunun din ile alakası olmadığını belirtmek istiyorum. Tek tipleştirme bir manipülasyon bana göre. Bunun yanında yine modaya tesettür algısı ile yerleştirilen giyim ürünleri de tesettürden oldukça uzaklar. İnanarak ben de bunu söylüyorum. Bunun yanında da piyasa tesettüre tam uygun kıyafetler sunanlarda var. Burada bizim nefsimizin ne dediği önem kazanıyor. Aklımız ve aldığımız ilmin hayatımızda ne gibi amellere dönüştüğü. Tercihlerimizi yaparken ne kadar Hakk’ı göz ettiğimiz. 

Öz eleştiri yaptığım en büyük konu giyimim olduğu için bu konu üzerinden örnek verdim. Derdim kendi nefsime bunları anlatmak. Konu yalnızca giyim de değil elbette. İnanmak bizim için ne kadar zayıf bir kelime olarak kalıyor. Allah’ın (c.c.) kudretinin büyüklüğünü biliyoruz tabi ki iman ediyoruz. Ama tatbik konusunda neden hataya düşüyoruz. Hep deriz yediğimizde içtiğimizde mi birşey var. Neden feyz alamıyoruz yaptığımız amellerden. Neden acaba. Sadece yediklerimiz içtiklerimiz değil. Konuştuklarımız, izlediklerimiz, dinlediklerimiz, önemsediklerimiz, önceliklerimiz, umutları bağladığımız o hayatımız… Hepsi de bizi ahiret zevklerinden alı koymuyor mu ? 

Çevremizdeki insanları eleştirirken kendimizin de aynı aynaya baktığını düşünmemek çok adaletsizce. Başkalarını dini konularda eleştirmek çok kolay çünkü. Ama sen bu konuların neresindesin. Annesiz babasız yurtlarda büyümüş bir çocuğun iki yaşından itibaren pembe boynuzlu bir atı kendine tanrı edinmesinde sen neredesin ? Ne kadar Müslümanca yaşıyorsun. Hayatına aldığın insanlara neler katıyorsun. Tesettürüne ne derece dikkat ediyorsun. Bunun yanında kendini ne kadar geliştiriyorsun.

Bütüne baktığımızda kendime ‘yatacak yerin yok’ diyorum. Umut dediğim ince çizgide yaşıyorum bu med cezir. Umutluyum; Allah(c.c.) var. Umutluyum Resülullah (s.a.v.) sünnetleri var. Umutluyum Allah dostları (k.s.) var. Umutluyum içinde iman var. Elhamdülillah.

Bir Cevap Yazın