Gönlümün Ayı Eylül!

Gitme gönlümün ayı, alıştım o güzel yüzüne! Keskin hançerini saplama pamuktan yüreğime, Seninle yaşam güzeldi, sensizlik azap gönlüme. Kolay kolay iflah olmam artık ben sensizliğinle, Gitme, yeniden başlayalım o altından günlere, Gitme, yeniden gidelim o gümüşten gecelere, Sarı, oynaşan yapraklarınla; şakıyan kuşlarınla, Anılar biriktirelim rengarenk cümbüşünle, gitme! Belki beni bu coşkuda bulamayabilirsin seneye. Gitme, görüşmesek … Devamını oku

Suskunluğum!..

Suskunluğum, Zifiri karanlığa bir meydan okuma, Bütün kirli düşüncelere bir devrim. Bir iç muhasebe hali, Pir’im! Öze bir el sallayış kalkış öncesi, Bir sancı, diriliş  öncesi!.. Bir volkan ki patlayış öncesi!.. Öze sadık bir İnsanın Tövbe hali, Muhasebe hali, Vecibe hali, Patlama öncesi lav hali!..

Hayal Beden!

Bir gün şu hayal bedene toprak örtülünce, Zaman tüm hayat bahar, kışımı da silecek. Hoş sada bırakmak, biliyorum, tüm mesele Lakin hep sakin yaşadım, kim beni bilecek!..

Pirlerin Aşkına

Gönül okyanus gibi, girip derinlerde yüzsün. Irak olsun gam kederden, her yaratılanı sevsin. Yaratılanı severken de Yaradan aşkına dönsün. Kalp kapısı açık kalsın, giren hidayeti bulabilsin. Dervişlerin aşkına kansın ki hakikati bulabilsin. Duası hiç bitmesin, dervişlerin aşkına dönsün. Xanê, Yunusları bulsun; kalbi pamuk gibi olsun Gözleri sade O’nu görsün, masivayı görmesin. Kulağı sade O’nu duysun, … Devamını oku

Gecenin Lezzeti

Ne büyük nimet ya Rab! Ne büyük bir cömertlik Her gün perverde ettiğin nimetlerle yaşamak; Havada bu mis, enfes kokuyu solumak… Bahardan kalma bir lezzet sanki gecenin tadı, Ne soğuk ne de sıcak… Mevsimlerin karışımı bir zaman lezzeti sanki… Öyle benek benek, öyle top gibi yumak yumak… Güzel bir gelin gibi süslenmiş her yer sanki, … Devamını oku

Kuşluk Vakti

Ey derviş! Ne hayır gördün zalim dünyadan? Var mı bu hain dünyadan elde avuçta kalan? Masivadan vazgeç, kendini sonsuzluğa ada. Kuşluk vaktinde uyananları kalpten selamla! Eğer gün O’nunla bitiyor, O’nunla başlıyorsa, Her an kalbin O’nun aşkıyla hemhal oluyorsa, Kalbinden bir an dahi O’nun aşkı düşmüyorsa, Kanat çırpıyorsun demektir hakiki aşka, derviş…

Bir varmış bir yokmuş

Hikayemiz çok eskilere dayanır bizim. Bir varmış da bir yokmuş. Belki iki minik noktayız tüm evrende. Ama milyon yıldız var zihnimizde. İnişler çıkışlar haykırışlar yakarışlar… Ama ne olursa olsun kasvetli bir gece, soğumuş bir kahve, unutulmuş bir hikaye… Buyuz işte. Cümlelerimiz bile yarım. İki can candan öte ama hep düşman içten içe. Ne bir arada … Devamını oku

Dervişleri Anlamak

Koskocaman dünyaları yazmak istiyorum. Ama işte her şeye kelimeler yetmiyor. Koskocaman insanlığa anlatmak istiyorum Ama bazen gücüm takatim koşmuyor. İlhamım dile gelmiyor, zaman el vermiyor. Bazen dil susuyor, gönül konuşuyor Gökyüzü, yeryüzü dolduruveriyor sayfaları… Bazen dizeler kendi mecrasında akıyor. Yorulan oluyor, yürüyüp koşan oluyor. Yürüyüp koşmak için kalp diilini bilmek gerekiyor, Xanêleri, Yunusları, dervişleri anlamak  … Devamını oku

BEŞERİ HUKUKUN YETERSİZLİĞİNİN TEOLOJİK HUKUKA DAYANAN CİNAYETLERLE ÇÖZÜMLENMESİ

Agatha Christie’nin “On Küçük Zenci”si üzerine bir analiz… Frank Green’in tekerlemesiyle Agatha Christie, romanının temel dayanağını ve okuyucuyu bekleyen olaylar dizisinin küçük bir akışını bize ilk sayfalarda sunar. Kitabın ilk bölümünde okuyucunun karakterleri tanıması ve özümsemesi amaçlanır. On kişinin, Zenci Ada’sına, Bay Owen tarafından neden ve nasıl çağrıldıkları yüzeysel betimlemelerle okuyucuya açıklanır. İlerleyen bölümlerde kişilerin … Devamını oku

Dervişlerin Sohbeti

Bundan sonra bana akıl versen ne olur, derviş? Ben o söz dinleyen aklımı, Yeni doğan bir meleğin selasında yitirdim Bana uzun ömrün sırlarını desen ne olur, derviş? Ben o uzun ömrün sırlarını, Dünyayı bana şikâyet eden yaşlılardan öğrendim. Bana dünyanın cennetini desen ne olur, derviş? Ben o ebediyete müştak aklımı gönül ülkesini, Üç günlük dünyaya … Devamını oku